Konuşma Bozukluğu

Dil ve konuşma bozukluklarının çeşitli nedenleri vardır. Konuşmayı sağlayan kas ve kemik yapılarındaki değişiklikler, yarık damak, diş problemleri, beyin ya da sinirlerde meydana gelen problemler, işitme kaybı, serebral palsi, parkinson, ALS gibi nörolojik bozukluklar, beyin hasarı ve mental retardasyon (zeka geriliği), otizm, Asperger, Down sendromu, Apert sendromu, velokraniofasiyal sendrom gibi genetik sendromlar, dil ve konuşma problemlerinin nedenleri arasında sayılabilir. Reflü, polipler, nodüller, ses tellerindeki rahatsızlıklar ve gırtlak kanseri gibi hastalıklar da ses kaynaklı konuşma bozukluklarının nedenleri arasındadır.

Kekemelik
Hepimizin duyunca hemen farkına vardığı ama tanımlanması sorulduğunda kolayca açıklayamayacağımız bir konuşma bozukluğudur. Dünya sağlık örgütünün kekemelik tanımı ise kişinin söylemek istediği cümleleri söyleme sırasında oluşan istemsiz tekrarlamalar, sesteki uzatmalar ya da kesilmeler sonucu konuşmadaki ritmin bozulmasıdır.

Genellikle 2-4 yaş arasında ve sıklıklar erkeklerde görülür (4E/1K). Okul öncesi çocukların yaklaşık %3-5’inde görülürken, genç erişkinlerin ise sadece %0,7-1’inde görülür. Kekemelik özellikle birden fazla kelimeli cümle kurmaya başlanılan dönemde aniden ortaya çıkabilir. Ailede kekeme bireyler olduğunda diğer kuşaklarda da görülebilme ihtimali vardır. Çocukluk döneminde başlayan kekemeliğin olası nedenleri arasında genetik yatkınlık, nörolojik hastalıklar, orta kulakta enfeksiyonu ve sıvı birikmesi, kafa travması, çocuk istismarı gibi durumlar sayılabilir. Kekemelik ergenlik ya da genç erişkinlik döneminde başlar ise başta santral sinir sistemi patolojileri düşünmek ve ilgili tetkikleri yapmak önemlidir.

Tedavi
Kekemelik, uzman desteği alınmaması durumunda kişilerde konuşma konusunda endişe ve kaçınma gibi davranışların geliştirilmesine, alay konusu olma ihtimali nedeniyle konuşma anksiyetesi ve sosyal fobi gelişmesine sebep olabilir. Öncelikle konuşma bozukluğunun tam tespiti ve sonrasında olası nedenlerin araştırılması önemlidir. Tespit edilen bazı nedenler için ilaç tedavileri verilebilirken, genellikle konuşma terapisi en büyük alanı kapsamaktadır ve erken dönemde başlanması önemlidir.

Aile öyküsü olan kız hastalarda çoğunlukla ergenlik döneminde kendiliğinde tam düzelme görülmektedir. Düzelme durumu kekemelik derecesi ile alakalı değildir. Kekemelik görülen erkek çocuklarının ortalama % 75’inin, kız çocuklarının ise ortalama % 90’ının ergenlik döneminde kekelemelerinin durduğu görülmektedir.

Bazı Tavsiyeler
Kekeme olan bireylere, çocuklara “Sakin ol”, “Bir ara ver istersen”, “Heyecanlanmana gerek yok”, “Rahatla” gibi telkinlerde bulunmak yardımcı olmaktan öteye konuşmasının kötüye gitmesine sebep olabilir.  Dinlerken mutlaka sabırla, ilgi ile ve göz teması ile dinlemeli, kelimeleri onlar adına tamamlamak istesek de bunu kesinlikle yapmamalıyız. Dinlerken endişeli görünmemek önemlidir, nasıl söylediğinden ziyade söylenilene önem vermeli ve sabırla cümlesini bitirmesine izin verilmelidir.