Gençlerde Madde Bağlılığına Engel Olmada Ebeveynlere Büyük Rol ve Sorumluluklar Düşüyor!

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı Uzman Psikoloğu Damla Alkan Saygılı, Sigara, Alkol ve Uyuşturucu gibi Zararlı Alışkanlıklardan Halkın ve Özellikle Gençlerin Korunması Gerektiğini İfade Ederek, Ciddi Sağlık Sorunu Olan Madde Bağımlılığında Yaşanılan Ruhsal Sorunlar Hakkında Bilgiler Verdi.

Kişilerin Madde Kullanımı Tüm Toplumu Etkileyen Bir Sorundur
Madde bağımlılığının biyolojik, ruhsal ve sosyal boyutları olan ciddi bir sağlık sorunu olduğunu söyleyen Uzm. Psikolog Damla Alkan SaygılıI, madde bağımlılığının, tekrarlanan madde kullanımına bağlı olarak kişinin istediği etkiyi alabilmesi için madde miktarını artırması, sosyal ve kişilerarası ilişkilerde madde kullanımına bağlı sorunlar yaşaması, bedensel veya ruhsal bir sorunu olmasına rağmen madde kullanımını sürdürmesi ve madde alımının azalması veya kesilmesiyle maddeye özgü kesilme ya da yoksunluk belirtilerinin (uyku ve yeme problemleri, kolay kızma, öfke, saldırganlık, titreme, terleme, baş ağrısı, vb.) varlığı ile kendini gösteren bir beyin hastalığı olduğunu belirtti.

“Madde kullanan kişiler yalnızca kendisini değil, ailesini, içinde bulunduğu toplumu, kültürel yapıdan ekonomik işleyişine kadar tüm toplumsal evreni etkileyebilmektedir.” diyen Uzm. Psikolog Damla Alkan Saygılı, madde bağımlılığının sağlık sorunlarının yanında trafik kazaları, intihar, suça yönelme, aile parçalanması, iş veya okul hayatında bozulma gibi birçok soruna da yol açabildiğini belirtti. Psikoaktif maddelerin tekrarlayan kullanımlar sonucunda insanlarda bağımlılığa neden olduğunu söyleyen Uzm. Psikolog Damla Alkan Saygılı, yapılan çalışmalarda tüketilen maddelerin kişilerde ödül almış gibi bir etki yarattığını ifade ederek şöyle devam etti; “Yapılan çalışmalar, alınan maddelerin beynin ödül düzenekleri üzerindeki etkileri olmasının yanında, keyif verici özelliklere sahip olduğu, bu durumun madde alımını pekiştirdiği, bir başka ifade ile alınan maddelerin tekrar tekrar alınma isteğini artırdığı ve böylece bağımlılığa yol açtığı öne sürülmektedir. Bunun dışında merak, akademik başarısızlık, prestij kazanma, güç ve üstünlük sağlama, öfkeli ve dürtüsel davranışların varlığı, sosyal sorunlarla başa çıkmada yetersizlik, özgüven eksikliği gibi bireysel nedenlerin yanında, aile içi iletişimde sorunlar, aile desteği azlığı, ebeveyn çocuk ilişkisinde ebeveynin çok kısıtlayıcı ya da ilgisiz olması, anne ya da babanın madde kullanımı, ailede psikiyatrik hastalıkların varlığı gibi ailevi nedenler ve kötü alışkanlıklara sahip arkadaşların olması, bireyin arkadaşlarının da madde kullanması, kişinin arkadaşları arasında yer bulma isteği, kişinin enerjisini boşaltacağı olanakların kısıtlı olması, maddeye ulaşımın kolay olması gibi sosyal nedenler de madde kullanımı için bir risk faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır.”


Ölüme de Yol Açtığı Bilinen Madde Bağımlılığı Erkeklerde Kızlara Oranla Daha Fazla!
Madde bağımlısı olan kişilerin ilk başta maddeyi kullanmaya başlarken bırakabileceğini düşünerek başlamasına rağmen, beklediğinden daha uzun bir süre maddeyi kullanmaya devam ettiğini söyleyen Uzm. Psikolog Damla Alkan Saygılı, kişilerin maddeyi bırakmak istemesine rağmen çabalarının boşa gidebileceğini belirterek şunları söyledi; “Yapılan çalışmalar giderek dünyada artmakta olan madde bağımlılığının erkeklerde kızlara oranla daha fazla olduğunu göstermektedir. Riskli davranışlarda bulunma eğiliminin olduğu ergenlik dönemi, madde kullanımı için de bir risk faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapılan çalışmalar çocukluk çağında ya da ergenlik çağında kullanılan maddelerin yetişkinlere göre daha fazla bedensel hasara yol açtığını göstermektedir. Uzun süreli madde kullanımının zihinsel bozukluklara, beyinde, böbreklerde, karaciğerde, akciğerde tahribata, halsizliğe, çalışmada güçlüğe, sürekli ağız kuruluğuna, deride kuruluğa, algı bozukluklarına, panik atakların oluşmasına, uykusuzluğa, sinirliliğe, sindirim bozukluklarına, kilo kaybına, çeşitli kanserlerin oluşmasına, çeşitli psikiyatrik hastalıkların oluşmasına ve hatta ölüme yol açtığı bilinmektedir.”

Uzm. Psikolog Damla Alkan Saygılı: “Madde Bağımlılığının Önlenmesinde En Önemli Unsur, Maddenin Hiç Kullanılmamasıdır.”
Madde bağımlılığı tedavisi sırasında, maddenin kesilmesinden dolayı görülen maddeye özgü kesilme veya yoksunluk belirtilerinin (uyku ve yeme problemleri, kolay kızma, öfke, saldırganlık, titreme, terleme, baş ağrısı, vb.) tedavi edilmesinin yanında, bağımlının kullandığı maddeye bir daha ihtiyaç duymaması için ilaç tedavisi ve ruhsal tedavinin de yapıldığını belirterek şöyle devam etti; “Madde bağımlılığının önlenmesinde en önemli unsur, maddenin hiç kullanılmamasıdır. Madde bağımlılığından çocuklarını korumaları için ebeveynlerin çocuklarının hayatıyla yakından ilgilenmeleri, onların maddi, duygusal, bilişsel ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamaları, çocuklarına düzenli olarak zaman ayırmaları, çocuklarına yönelik net sınırlarının ve tutarlı disiplin anlayışlarının olması, okulda ve sosyal çevrelerde çocuğun arkadaşlarını ve sosyal faaliyetlerini kontrol altında tutmaları, çocuklarına karar verme, hayır diyebilme, ısrarlara karşı koyabilme, sorunlara yönelik olumlu davranışlar geliştirme becerilerini kazanmaları yönünde destekleyici olmaları gerekmektedir. Bunların yanı sıra ebeveynlerin, çocuğun çevresinde madde kullanan ya da buna eğilimli kişiler varsa, çocuğa, alternatif ortamlarda yeni insanlarla tanışması ve yeni arkadaşlıklar kurması yönünde destekleyici olmaları, maddeyle ilgili soruları gündeme getirdiği zaman onunla konuşarak merak ettiği soruları cevaplandırmaları, ona maddenin zararlarından bahsetmeleri, çocuğun kendine ya da başkalarına zarar verici, riskli davranışlarının olması durumunda ise uzman yardımı almaları gibi unsurların, çocuğun madde kullanım riskini azaltıcı etkiye neden olabileceği söylenebilir.”